SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin, Bilkent Enerji Politikaları Araştırma Merkezi ve Alman Enerji Ajansı (dena) iş birliği ile hazırladığı Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’ raporu Tekno-ekonomik değerlendirmeye göre, 3,4 milyon ton yeşil hidrojen üretimi için 2050’ye kadar toplam 85 ila 119 milyar dolar arası yatırım gerekli. 2050’de yeşil hidrojenin Türkiye ekonomisine katkısı yıllık 6 ila 8 milyar dolar arasında gerçekleşebilir

YEŞİL HİDROJENİN YARISI ULAŞTIRMAYA 

‘Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’ raporu, hidrojen üretim potansiyelleri için sadece yenilenebilir enerji kullanımını dikkate alınarak hazırlandı, böylece Türkiye’nin yeşil hidrojen arz potansiyeli değerlendirildi. Çalışmada, yenilenebilir enerji arz gelişimi için iki, yeşil hidrojen üretimi içinse üç farklı senaryo kurgulandı.

Raporda, 2050’ye kadar imalat, doğal gaz ve ulaştırma sektörlerinin toplam enerji talebinin yüzde 10 ila yüzde 5’inin yeşil hidrojenle ikame edilmesi halinde, yıllık 1 ila 2 milyon ton yeşil hidrojen yurt içi talebi ortaya çıkacağı belirtiliyor. Ulaştırma sektörü 2050’ye kadar yurt içi talebin yarısını oluşturacak. Bu süre içinde hidrojen talebinin dörtte biri sanayi, geriye kalan kısım ise yeşil hidrojeninin doğal gaz şebekesine karıştırılması yoluyla kullanılacak. 

ELEKTRİĞİN YÜZDE 84’Ü YENİLENEBİLİR KAYNAKLARDAN

Çalışmada mevcut kapasite gelişim hızlarının değerlendirildiği ‘Referans Senaryo’ya göre, 2020’de 44 GW olan güneş, rüzgar ve hidroelektrik kurulu güç kapasitesinin 2050 yılında 129 GW’a yükseleceği öngörülüyor. Bu kaynaklardan sağlanan 290 TWh toplam yıllık elektrik üretimi, 2050’de tahmin edilen ülke çapındaki 545 TWh’lik net elektrik talebinin yüzde 53’ünü karşılayabilecek. Güneş ve rüzgar enerjisi için öngörülen teknik kapasitelerinin kullanıldığı ‘Gelişmiş Senaryo’ için ek 45 GW’lık potansiyelin kullanılması halinde, yıllık 124,4 TWh ilave elektrik üretimi sağlanabilecek. 

Bu ilave kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam üretimi, 2050’deki toplam net elektrik talebinin yüzde 84’ünü karşılayabilecek. 2030-2050 yıllarını kapsayan dönemde, il seviyesinde talep düşüldükten sonra, yenilenebilir enerjiden elde edilen toplam üretim fazlası elektrik yıllık 50-55 TWh’a ulaşacak. 

YILLIK 3,4 MT YEŞİL HİDROJEN ÜRETİM POTANSİYELİ

Çalışmada, yeşil hidrojen arzı için geliştirilen ilk senaryo ‘Dağıtık Senaryo 1/A’da, il seviyesinde yenilenebilir enerji üretim fazlasından yeşil hidrojen üretimi incelendi. Bu senaryoda, 2050’de bölgesel yenilenebilir enerji üretim fazlasından yıllık 0,6 Mt hidrojen üretilebilir. Bu üretim için 6,6 GW elektrolizör kapasitesi gerekli. 

‘Dağıtık Senaryo 1/B’de ise il seviyesinde güneş ve rüzgarın teknik potansiyelini kullanan yenilenebilir enerji santrallerinin yanında yeşil hidrojen üretimi analiz edildi. Dağıtık Senaryo 1/A’da olduğu gibi, bu senaryoda da yeşil hidrojenin tüketim noktalarına taşınması veya ticaretinin yapılabilmesi için özel hidrojen boru hatları gerekebilir. Rüzgar ve güneş enerjisinin teknik potansiyeli kullanılarak, 2050’de Dağıtık Senaryo 1/A’ya ilave 2,8 Mt/yıl yeşil hidrojen üretilebilir. Ayrıca Dağıtık Senaryo 1/A’ya ilave olarak 28,7 GW elektrolizör kapasitesine ihtiyaç duyulacak. 

‘Merkezi Senaryo’ise güneş ve rüzgarın teknik potansiyelleri ile üretilen yenilenebilir enerji üretim fazlasının, yeşil hidrojen üretmek üzere belirlenmiş illerin yer aldığı altı bölgeye (1. Bölge: Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye –        2. Bölge: Antalya – 3. Bölge: Aydın, İzmir, Manisa, Muğla – 4. Bölge: Balıkesir, Çanakkale, Edirne – 5. Bölge: Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova – 6. Bölge: Ardahan, Artvin) aktarılmasını kapsıyor. Bu senaryoda, ülke çapındaki yenilenebilir enerji üretim tesislerinden elde edilen elektriğin bu merkezlere aktarımı için ek elektrik şebeke yatırımlarının yapılması öngörülüyor. 

TÜRKİYE EKONOMİSİNE KATKISI YILDA 6 – 8 MİLYAR DOLAR

Çalışmada, 2050’de 1,9 Mt/yıl ihracat potansiyeline ulaşılmasının ardından hidrojenin TANAP gibi uluslararası boru hatlarına karıştırılarak ya da doğrudan amonyağa dönüştürülerek gemi taşımacılığı yoluyla nakledilebileceğinin altı çiziliyor. Yapılan tekno-ekonomik değerlendirmeyle rüzgar ve güneş kaynaklı elektrik kullanan Alkalin ve PEM elektrolizör teknolojileri için yeşil hidrojen üretim maliyetlerinin 2050’ye kadar kilogram başına 4,14-5,17 dolardan, 1,38 – 2,46 dolara kadar düşebileceği vurgulanıyor.

Hidrojenin yurt içi kullanımı ve ihracatını sağlamak amacıyla toplam yatırım hacminin 85 ila 119 milyar dolar olacağı hesaplanıyor. Bir başka deyişle, 2021 ile 2050 arası dönemde ortalama olarak yılda 3 ile 4 milyar dolar yatırım maliyeti gerektirecek. Türkiye’de bugünkü elektrik sektörü yatırımları yıllık 7 milyar dolar civarında. Tahmini maliyetler ve olası ticari fiyatlamalar dikkate alındığında, çalışmada değerlendirilen hidrojen ekonomisi 2050’de Türkiye ekonomisine yıllık toplam 6 ila 8 milyar dolar brüt fayda sağlayabilir. Yeni iş yaratma ve ekonomik faaliyetlerin potansiyel yararları, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın etkilerinin azalması ve önüne geçilen ithal yakıt maliyetleri ise bu ekonominin temel faydaları olacak.