Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, “Net Sıfır 2050 Hedefleri Doğrultusunda Elektromekanik Sanayinin Geleceği, Deprem Gerçeği ve Sürdürülebilir Geleceğe Yönelik Elektrik Yatırımları Paneli”nde yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye’nin gelişen ekonomisi, artan nüfusu ve yükselen hayat standartlarıyla her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Türkiye’de son 20 yılda enerji talebinin yıllık ortalama yüzde 4-5 civarında artış gösterdiğini ifade eden Tancan, “Ekonomimizin sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi, büyümesi ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alması için, gerekli olan temel unsurlardan biri kesintisiz kaliteli ve katlanılabilir maliyetli enerjidir. Artan enerji ihtiyacının karşılanabilmesi noktasında yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızdan maksimum faydanın elde edilmesi, öngörülebilir yapısının sağlanması ve enerjimizin milli ve yerli teknolojilerle üretilmesi adına çalışmalarımız devam ediyor.” diye konuştu.
Tancan, net sıfır hedefine ulaşılması ve arz güvenliğinin temini açısından sadece yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanmanın yeterli olmadığını, burada kullanılan teknoloji ve aksamların da yerli olmasının önemli olduğuna işaret etti.
“Toplam kurulu gücün yüzde 54,5’lik kısmı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor”
Bu alanda gelinen noktanın gurur verici olduğunu vurgulayan Tancan, şöyle konuştu: “2011’de çok sınırlı sayıda aksam ve bütünleştirici parça üretiliyorken, 2022 sonu itibarıyla 120 alt bileşen üreticisinin de dahil edildiği yaklaşık 500 üreticiye ulaşmış durumdayız. Bunlardan bazıları üretimlerinin yüzde 80’ini ihraç etmektedir. Ülkelerin net sıfır hedeflerine ulaşmak için her alternatif farklı zorluklar içermektedir. Bu süreç tüm sektörlerde büyük bir dönüşümü ve önceki sistemlere farklı bir bakışı içermektedir. Ülke olarak bu bakış açısıyla 2021’de ilan edilen 2023 Net Sıfır Hedefi dikkate alınarak hazırlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı 2022 sonunda yayımlandı. Bu çalışma kapsamında talep ve arz tarafı ayrıntılı olarak modellendi. İklim değişikliğinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz enerji sektörünü de önemli derecede etkileyeceği aşikar. Enerji kaynağının yerli kaynaklardan yerli imkanlarla temin etmenin yanında özellikle 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerine ulaşmak kapsamında, bugün yaygın şekilde kullanımda olmayan ya da tasarruf aşamasında bir takım elektromekanik teknolojileri takip edilerek hem enerji maliyetlerimizi baz alma hem de çevreye uyumlu yeni elektromekanik teknolojileri elektrik sistemimize dahil ederek girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. 2001’de 28 bin megavatlık elektriksel kurulu gücümüz an itibarıyla yaklaşık 104 bin megavata yükselmiş durumda. Toplam kurulu gücün yüzde 65’i yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Yüzde 54,5’lik kısmı da sadece yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor.”
Elektromekanik Sanayiciler Derneği (EMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Arabul ise Türkiye’nin ilk kez 1902’de Tarsus’ta kurulan 2 kilovatlık hidroelektrik santralden günümüze kadar bu alanda çok önemli yollar katettiğini söyledi.
Türkiye’nin 100 bin megavatın üzerinde kurulu gücü, 250 bin megavatın üzerinde trafo kapasitesi, 74 bin kilometre iletim hattı ve 1,5 milyon kilometre dağıtım hattıyla önemli bir alt yapıya sahip olduğunu ifade eden Arabul, şunları kaydetti:
“Ancak yaşanmakta olan iklim krizi, salgın gibi hayatımıza giren değişiklikler, en son gerçekleşen Ukrayna-Rusya Savaşı ile dünyada ve Türkiye’de elektrik altyapısı hızlı bir şekilde değişime ve dönüşüme uğradı. Türkiye bu gerçeğin yanında deprem gerçeğini de ön plana alarak gerekli tedbirleri almalıdır. Bugün yapılacak toplantıda tüm sorulara yanıt bulamazsak da sektörün geleceğine yönelik ortak adımların belirlenmesi, tarafların bir araya gelmesi, farkındalık oluşturmak ve bir sonraki toplantı için önemli konuların konuşulduğu önemli bir toplantı olarak görüyoruz.”